Ayşegül Birol, Kapalıçarşı`da bulduğu kullanılamayacak kadar eski bir kaftandan yola çıkarak tasarladığı koleksiyonun üretim yolculuğunu anlatırken ilk günkü heyecanına kapılıyor.
“Yıllar önce İstanbul`un en sevdiğim yerlerinden Kapalıçarşı`da dolaşıyorum. Bedestende iyice eskimiş bir kaftan buldum. O kadar eskiydi ki, her dokunuşta kumaş neredeyse toz halinde dökülüyordu. Dokunduğum an aramızda hızlıca bir bağ kuruldu. Onu nasıl sevmiştim en çok da altın sırma ile yapılmış desenlerine hayran kaldım, dokunmaya bile kıyamıyordum. Yoğun bir emekle üretildiği gün gibi ortadaydı. Kim bilir kaç yıllıktı? Yüz yaşında olabilir miydi? Aklımdan bir sürü şey geçiyordu. Bu işin nasıl yapıldığını mı öğrenmeliydim yoksa bu sırma parçalarını kesip yeni kumaşlarla karıştırarak giysiler mi üretmeliydim? Ne olursa olsun bu parçayı alıp bir şekilde kullanmak için çok büyük bir istek duydum. Akşam elimde kaftan ve zihnimde bir sürü yeni fikilerle eve vardığımda mutluluktan adeta uçuyordum. Eşimin kafasını şişirdim ve neredeyse bütün gece hiç susmadım!
Hemen işe koyulamadım, elim bir türlü güzelim kaftanı kesmeye varmıyordu. Yıllarca kapalı kaldığı kutuyu ara sıra açıyor, kaftanımı havalandırırken hayaller kuruyordum. ‘Polimer Clay Master Atölyesi’ ni bitirdikten hemen sonra yine açıp kaftanıma bakarken aklıma yeni bir fikir geldi. O andan itibaren atölyede öğrendiğim tekniklerden ilham alarak fikirler geliştirmeye başladım. Deneyip yanılarak, epey uğraştım ve sonunda kendi sistemimi yaratmayı başardım.
Kaftanımı kestiğim ilk gün dün gibi aklımdadır.
Elimde makasla bir ileri bir geri öyle uzun sürdü ki ilk parçayı kesebilmem. Makasın kumaşta çıkardığı ilk sesin peşi sıra bir damla yaş bile gelmişti gözümden. Artık geri dönüşü yoktu. Kaftandan kestiğim motifler, geometrik şekillerden seçtiğim ve en sevdiğim daire formu ile birleştiğinde ilk parçalar su gibi akmaya başladı. Koleksiyonum hızla oluşuyordu. Kolyeler küpeler, bilezikler… Harika hissediyordum. Önceden edindiğim mücevher yapım tecrübelerimi de kullanarak koleksiyonumu oluşturabildim. Arada kalan kullanılamayacak küçük parçalar bir kutuda toplanmaya başladı. Atmaya kıyamıyordum. Onları da koleksiyonuma dahil etmem gerektiğini hissediyor, heyecanlanıyordum. Nasıl yapacağımı düşünürken küçük parçalardan söktüğüm sırmaları polimere gömme fikri bir ampul gibi kafamda parladı.
İşte en ufak parçasına kadar geri dönüştürebilmiştim kaftanımı! Her parçaya ayrı ayrı hayat verdikçe kaftanımı ölümsüzleştirerek eşsiz bir koleksiyon yaratmış oldum. Hissettiklerim, benim için paha biçilmez duygulardır.
THE STORY OF THE KAFTAN
Ayşegül Birol, describing the production journey of her collection inspired by an unusable old kaftan she found in the Grand Bazaar, is still filled with the same excitement as on the first day.
“Years ago, I was wandering around one of my favorite places in Istanbul, the Grand Bazaar. I found a kaftan in the Bedesten that was so old that the fabric almost turned to dust with every touch. The moment I touched it, a swift connection formed between us. I loved it so much, especially its patterns made with gold embroidery. I was even reluctant to touch it. It was evident that it was produced with intense labor. How many years old could it be? Could it be a hundred years old? A lot of thoughts raced through my mind. Should I learn how this was made, or should I cut these embroidery pieces and mix them with new fabrics to create garments? Regardless, I had a strong desire to take this piece and find a way to use it. When I got home that evening with the kaftan in my hands and a lot of new ideas in my mind, I was practically flying with happiness. I kept talking my husband’s ear off and almost didn’t stop all night!
I couldn’t start working immediately; I just couldn’t bring myself to cut the beautiful kaftan. For years, I would occasionally open the box where it was kept and dream while airing out my kaftan. After finishing the ‘Polymer Clay Master Workshop,’ I came up with a new idea while looking at my kaftan again. From that moment on, I began developing ideas inspired by the techniques I learned in the workshop. Through trial and error, I worked hard and eventually managed to create my own system.
The first day I cut my kaftan is still fresh in my memory.
It took so long to cut the first piece with the scissors that I could barely manage it. As the scissors made their first sound on the fabric, a tear even fell from my eye. There was no turning back now. When the motifs cut from the kaftan combined with the geometric shapes, particularly my favorite circular form, the first pieces began to flow effortlessly. My collection was rapidly coming together. Necklaces, earrings, bracelets… I felt amazing. Using my previous jewelry-making experience, I was able to create my collection. The small unusable pieces that remained began to gather in a box. I couldn’t bear to throw them away. I felt that I needed to include them in my collection, and I was excited. While thinking about how to do it, the idea of embedding the embroidery threads from the small pieces into polymer flashed like a light bulb in my mind.
I was able to recycle my kaftan down to its tiniest pieces! By giving life to each piece separately, I created a unique collection, immortalizing my kaftan. The feelings I have are priceless to me.”